Cumhurbaşkanı Erdoğan: İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin Gazze için de bir kapı araladığını düşünüyoruz, Hamas tarafı bu konuda iyi niyetini defalarca ortaya koydu

“`html

T24 Dış Haberler

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Azerbaycan dönüşünde gerçekleştirilen basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın 17. Zirvesi için Azerbaycan’ın Hankendi şehrine yaptıkları ziyareti hatırlatan Erdoğan, Türkiye’nin bu önemli platformun kurucu üyesi olduğunu ve teşkilatın 1985 yılından bu yana yarım milyar nüfusa hitap eden 8 milyon kilometrekarelik geniş bir coğrafyada resmi bir yapı haline geldiğini vurguladı.

İran ile olan ilişkileri sürdürme taahhüdünde bulunan Erdoğan, “İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesin, Gazze için de umut verici olabileceğini düşünüyoruz. Hamas’ın bu bağlamda iyi niyetini birden çok kez gösterdiğini ifade edebilirim” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan ziyareti sonrası dönerken uçakta gazetecilerin sorularına yanıt verdi.

SORU – ABD Başkanı Donald Trump, küresel çapta tarifelerin artırılacağını açıkladı. Bu durum, ülkeler arasında tarifelerin yükselmesine ve bölgesel iş birliklerinin artmasına yol açtı. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı olarak bu şartlar altında üye ülkeler arasında ekonomik iş birliğini artırmak için zirvede yeni tedbirler alındı mı?

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın kurucu üyelerinden biri olarak, bu platformu yalnızca ekonomik bir yapı olarak değil, aynı zamanda jeopolitik bir araç olarak da görüyoruz. Teşkilatın hedeflerinden biri de, tüm üye ülkelerin kalkınmasını desteklemektir. Birlikte kazanmak ve büyümek için iş birliğinin artırılması kritik öneme sahip. Ticari maliyetlerin ve risklerin yükseldiği bu dönemde, iş birliğini güçlendirmek elzem. Hankendi’deki zirvede, ekonomik büyümenin bölgesel iş birlikleriyle daha sağlam bir temel oluşturacağına dikkat çektim. Biz, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve diğer platformlarda her zaman iş birliği olanaklarını değerlendirmeyi savunduk. Ticaretin serbestleştirilmesi, lojistik altyapının entegrasyonu gibi önemli adımları desteklemeye devam edeceğiz. Orta Asya, İran, Pakistan ve Afganistan gibi ülkelerle ticaret hacmimizi artırmayı ve alternatif finans modelleriyle bölgede dayanıklılığı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Dünyadaki dengeler hızlı bir şekilde değişiyor ve bu dinamik süreci ustalıkla yönetmek hayati önem taşıyor. Ticari faaliyetlerinizi ve iş birliklerinizi değişen koşullara uyarlayamazsanız kaybeden taraf olma riskiniz var. Biz, dostlarımızla beraber kazanımı sağlamak için çaba gösteriyoruz ve böylece ‘kazan-kazan’ ilkesini savunuyoruz.

SORU – Gazze ile ilgili sorum var… İranlıların da dahil olduğu bir ateşkes sağlandı; ancak Gazze’deki insani durum giderek kötüleşiyor. Bu bağlamda Gazze’de bir ateşkes sağlanabilir mi? Özellikle ABD’nin İsrail’i ateşkese zorlayacak adımlar atmasını bekliyor musunuz?

Gazze’nin kaybedilecek zamanı yok; orada insani bir kriz yaşanıyor. İnsanların açlığa mahkum edilmesi ve bombalarla vurulması kesinlikle kabul edilemez. Bir an önce ateşkesin sağlanması ve insani yardımların etkili bir şekilde ulaştırılması için yoğun çaba harcıyoruz. Türkiye olarak diplomatik çabalarımızı sürekli sürdürdük ve bu durumu her muhatabımızla gündeme getirdik. Lahey’deki NATO Liderler Zirvesi’nde ABD Başkanı Trump ile ilk gün akşamı yaptığımız görüşmede Gazze konusunu ele aldık. Kendilerinden sürece müdahil olmalarını istedim ve ‘İsrail Başbakanı Netanyahu ile bu süreci en iyi yönetecek kişi sizsiniz’ dediğimde olumlu bir yaklaşım gördüm. Şu ana kadar yemek kuyruklarında hayatını kaybeden sayısı 55-60 bini buldu. Temennim odur ki, bu adımlarla duruma çözüm bulacağımız bir nokta koyabiliriz.

Ayrıca bölgede yaklaşık 100 bin yaralı var ve tedavi için ülkemize gönderilenlerin tedavisine devam ediyoruz. Gazze’deki insani trajediyi başından beri siyasi ve diplomatik düzeyde öncelikli olarak gündemde tuttuk. Savaşın ilk gününden itibaren İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarını ‘soykırım’ olarak nitelendirdik. Diplomatik kanallarla ateşkesi sağlamak için çaba gösteren ülkeler arasında yer aldık. Türk Kızılay’ı ve Dışişleri Bakanlığımızla insani yardım koridorları açmak için aktif rol üstlendik. Katar ve Mısır’ın yürüttüğü arabuluculuk mekanizmasına destek verdik. Trump’ın girişimleriyle şimdi 60 günlük bir geçici ateşkes planı gündemde. Bu süreçte ABD’nin etkisi kritik öneme sahip. ABD’nin yanı sıra diğer Batılı ülkelerin de İsrail’i ateşkese zorlamak için baskılarını artırması önem taşıyor. İran ile İsrail arasındaki ateşkesin Gazze için de bir umut yarattığını değerlendiriyoruz. Hamas bu konuda olumlu bir tutum sergiledi. Ancak İsrail’in geçmişteki ateşkes ihlalleri nedeniyle kalıcı bir huzur sağlanamıyor. Bu sefer bunun gerçekleşmesi için çalışıyoruz.

Ateşkesin tam anlamıyla gerçekleştirileceği bir ortamın oluşturulması gerekiyor. Bunun için etkin bir müzakere platformu şart. İnsani yardımların kesintisiz bir şekilde Gazze’ye ulaşımının sağlanması da büyük önem taşıyor. Ayrıca, Gazze’nin altyapısı yerle bir olmuş durumda. Yeniden inşası, insanların yaşam standartlarının yükseltilmesi için derhal adım atılmalı. Yaklaşık 1 milyon insan yerinden edilmiş durumda ve açlık sınırının altında yaşıyorlar. Kalıcı bir ateşkes sağlanması durumunda uluslararası toplumun yeniden inşa projelerine yatırım yapması gerekecek. Sadece kalıcı bir ateşkes değil, aynı zamanda iki devletli çözüm bölgede yaşanan bu kronik sorunun tek çözüm yolu olabilir.

SORU – ABD Büyükelçisi Tom Barrack geçtiğimiz günlerde F-35’ler ile ilgili bir açıklama yaptı ve yılsonuna kadar bir gelişme olabileceğini belirtti. Yunanistan bu durumu endişeyle karşıladı. Türkiye, dış politikasında çözümleyici ve barışçı bir yaklaşım sergileyen bir ülke olmasına rağmen Yunanistan’ın bu tutumu gerçek bir endişe mi taşıyor yoksa Yunanistan’ın son dönemdeki İsrail ilişkilerinin etkisi var mı?

F-35’leri kendi güvenliğimiz için talep ediyoruz. Bu mesele, yalnızca askeri teknoloji değil; aynı zamanda uluslararası iş birliklerindeki gücümüzü artıran bir konudur. Ancak bu durum, savunma sanayinde hız kazanmamıza da vesile oldu. Güvenlik altyapımızı güçlendirmemiz kimse için tehdit oluşturmuyor, özellikle dost ve müttefiklerimiz için. Son NATO zirvesinde üye ülkelerin savunma harcamalarını artırması gerektiği kararı alındı. Dolayısıyla, Yunanistan’ın bizim güvenlik politikalarımızdan rahatsız olması yersiz ve anlamsız. Türkiye, güvenliğini tehdit etmeyen, düşmanca bir tutum sergilemeyen hiçbir ülke için tehdit unsuru değildir; aksine, bölgesinde barış ve güvenliği sağlamak için çaba harcayan güvenilir bir ülkedir. Çatışmaları barışçıl yollarla sona erdirmek için sürekli çaba gösteriyoruz. F-35 meselesini yakından takip ediyoruz ve Trump’ın bu konudaki taahhütlerine sadık kalacağına inanıyoruz. Bu uçakların Türkiye’ye tesliminin gerçekleşeceğini düşünüyorum.

SORU – Rusya ve Azerbaycan arasında gerginlik ortaya çıktı. Bu durum bölgede bir krize dönüşebilir mi? Konu gündeminizde yer aldı mı?

Türkiye, hem Azerbaycan hem de Rusya ile derin diplomatik ilişkiler kurmuş bir ülkedir. Durumu dikkatle izliyoruz ve her iki tarafa da itidal çağrısında bulunuyoruz. Sorunun diplomatik yollarla çözülmesinin daha kolay olacağına inanıyoruz. İki ülke arasındaki olumsuz gelişmelerin, ilişkilerde onarılması imkansız hasarlara yol açmamasını diliyoruz. Yaşanan olayların kendi çerçevesinin dışına çıkmadan çözülebileceğini düşünüyoruz. Meseleye dikkatli bir yaklaşımla yanaşmalıyız. Her iki dostumuzun da sorunun üstesinden gelebilecek anlayış ve iradeye sahip olduğunu biliyoruz. Ülkelerin giderilmesine yönelik atılacak yapıcı adımlara destek vermeliyiz. Amacımız, yeterince savaş görmüş bölgenin istikrarını tehdit edecek ani tırmanışlardan kaçınmaktır. Kafkaslar yeni bir çatışmayı kaldıracak durumda değildir. Türkiye olarak diplomasi yoluyla bu sorunun çözülmesini sağlama yönünde çabalayacağız. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile yaptığımız görüşmede bu konu gündeme geldi ve Aliyev konuyu dikkatli bir şekilde ele alıyor. Bunu kışkırtmak yerine çözmeye yönelik adımlarla devam edecektir.

SORU – ABD Başkanı Trump, Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırdı. Bu, Suriye’nin ekonomik kalkınması açısından kritik bir gelişme. Türkiye, Suriye’nin kalkınmasına nasıl bir katkıda bulunacak? Ayrıca serbest ticaret bölgesi görmeyi bekleyebilir miyiz? Trump, yaptırımları kaldırırken Suriye’nin İbrahim Antlaşmaları’na katılmasını talep etti. ABD, Suriye-İsrail arasındaki güvenlik görüşmelerini yürütüyor. Bu bağlamda Türkiye için süreç ne ifade ediyor?

Türkiye, Suriye’nin müreffeh geleceğine katkıda bulunacak her türlü çabayı destekliyor. Suriye’deki iç savaşın ilk gününden bu yana Suriye halkının yanında durduk ve yeniden yapılanma sürecinde de destek olmaya hazırız. ABD ve Avrupa’nın yaptırımları kaldırmasının, Suriye yönetiminin kalkınma yolunda hızla ilerlemesine yardımcı olacağına inanıyoruz. Türkiye ile Suriye arasındaki ikili ilişkilerin yeniden inşası hızlı bir şekilde devam ediyor. Siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda iş birliğimizi geliştirmekteyiz. Huzurlu ve istikrarlı bir Suriye, çevresindeki ülkeler açısından da faydalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğünü koruma konusundaki kararlılığımız sürüyor. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı gibi harekâtlarla bölgedeki istikrarsızlığı sona erdirmek için etkili bir yöntem sergiliyoruz. Suriye’nin potansiyeli sadece Suriye halkına aittir. Kuzey Suriye’de serbest ticaret bölgeleri, lojistik üsler ve sınır pazarları gibi projeleri hayata geçirebiliriz. Bu konuda net bir şekilde kırmızı çizgilerimizi belirttik. Terör örgütleri veya benzeri unsurları meşrulaştıracak herhangi bir plana izin vermeyeceğiz. Suriye’nin topraklarında terörün tamamen ortadan kalkmasını, silahlı unsurların lağvedilmesini ve Suriye Ordusu’nun tüm topraklarda hakimiyetini sağlamamız gerektiğine inanıyoruz. Suriye’de kalıcı bir huzur ve istikrar sağlamak bizim çıkarlarımız açısından da son derece önemlidir. Bunu bozmayı hedefleyenlerle karşı karşıya geleceğiz. Biz Türkiye olarak ekonomik kalkınmanın yanında yer alacağız ve fırsatları değerlendireceğiz. Bu süreçte askeri, diplomatik ve ekonomik çıkarlarımızdan ödün vermeden sahadaki kazanımlarımızı artırmayı planlıyoruz. Yaptırımları kaldırma yönündeki adımlar, ABD ile ilişkilerimizi önemli ölçüde şekillendirecek.

SORU – Genel bir dış politika değerlendirmesi yapabilir misiniz? Etrafımızdaki durum oldukça karmaşık. İsrail ve İran arasındaki gerginliği, kuzeydeki Ukrayna-Rusya savaşını ve Filistin ile Gazze’deki çatışmaları görebiliyoruz. Bu küresel güçlerin mücadeleleri, Türkiye’nin dış politikasını etkiliyor. Ancak Türkiye, kendi çıkarlarını ve tezlerini Karabağ, Filistin ve Suriye gibi konularda savunmaya devam ediyor. ‘Dünya beşten büyüktür’ ve ‘Daha adil bir dünya mümkün’ söylemleriniz ışığında, yeni gelişmeler ışığında Türkiye’nin dış politikasında ne gibi değişiklikler göreceğiz?

Türkiye dış politikayı kavgasız bir perspektifle değerlendiriyor. Biz barış odaklı bir yaklaşım geliştirerek adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Şu anda çevremizdeki ateş çemberinin tuzağına düşmedik ve bundan sonra da düşmeyeceğiz. İş birliği ve dayanışma anlayışı ile barış odaklı bir dış politika izliyoruz. Yaşanan gelişmeler bunu göstermektedir. Bizi kışkırtmaya çalışanlara karşı ‘Daha adil bir dünya mümkün’ diyerek yaklaşıyoruz. ‘Dünya beşten büyüktür’ mesajımızı, uluslararası platformlarda ön plana çıkarmaya çalışıyoruz. Bu anlayışımız global kabul görmekte ve sürekliyici bir şekilde devam ettireceğiz. Karşımızdakilerin kavgayı tetikleme çabalarına rağmen, bu tuzağa düşmeyeceğiz. Tüm platformlarda Türkiye’nin haklı tezlerini anlatmayı sürdüreceğiz. Türkiye’nin haklılığını kabul edenlerin sayısı artmaktan mutluluk duyuyoruz. ‘Daha adil bir dünya mümkün’ ve ‘Dünya beşten büyüktür’ sözü, Türkiye’nin dış politika vizyonunun parçası haline geldi. Ülkemizin bağımsız duruşu, vatandaşlarımız için güven kaynağı olmakla birlikte, daha fazla duyurma motivasyonumuzu artırmaktadır. Mazlum coğrafyaların sesi olmaya çalışıyor, güçlünün haklı olduğu düzene karşı mücadele ediyoruz. Adaletsizliklerin kaynağında güçlü olanın haklı görülmesi gibi sorunların üstesinden gelmek için gayret sarfedeceğiz. Tüm bunları, inandığımız değerler, ülkemizin menfaatleriyle birlikte güçlü bir dille dile getireceğiz.

Türkiye, bir yükselen diplomasi aktörü olarak, ‘istikrarlaştırıcı güç’ olarak kendine yer edinmiştir. Dünya üzerindeki kararların sadece belirli güçler tarafından değil, bütün milletlerin eşit şekilde alınabileceği gerçeğini vurgulamaya devam edeceğiz. Son yıllarda yaşadığımız sistem çöküşünün temel sebebi bu çarpıklık olarak daha fazla kabul görüyor. Bu durum, sorumluluğumuzu artırıyor. Sesimizi daha iyi çıkartmalı, daha birçok insana bu gerçeği iletmeliyiz. Konvansiyonel yöntemler dışında yeni iletişim araçlarını da etkin kullanmalıyız. Türkiye’nin küresel alandaki konumunu güçlendirmek, bölgede liderliğimizi artırmak adına çeşitli somut projeler geliştireceğiz.

“`

Related Posts

Gazze’de kritik gelişme! Ateşkes artık an meselesi

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları, 2 yılın ardından ateşkes ile sona ereceği gündeme geldi. Hem ABD Başkanı Donald Trump’In hem de bölgeden gelen açıklamalar, ateşkes ihtimalinin artık çok yakın olduğunu gösterdi.

İran Genelkurmay Başkanı’ndan İsrail saldırılarına ilişkin açıklama

İran Genelkurmay Başkanı Tümgeneral Abdurrahim Musevi, İsrail’in saldırılarına ilişkin yaptığı açıklamada, İran’ı bölmeyi planlayanların başarısız olduğunu ve kazanan tarafın İran milleti olduğunu söyledi.

Prof. Dr. Sambur: Ukrayna sorununun çözümünde Putin ve Trump, Kiev yönetimini bile aradan çıkardı

ABD Başkanı Donald Trump, Rusya Devlet Başkanı Putin arasında gerçekleştiren telefon görüşmesinde Ukrayna sorunun çözümü için iki liderin görüşmelere devam etmesi konusunda anlaştı. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Prof. Dr. Bilal Sambur bu karar ile sorunun çözümü konusunda artık iki liderin görüşmeleri sürdüreceğini vurguladı.

Temmuz ayının ilk anket sonuçları açıklandı!

Ser Araştırma, temmuz ayına ilişkin genel seçim anketinin bulgularını kamuoyu ile paylaştı.

İsrail’den yardım bekleyen Gazzelilere saldırı: Çok sayıda kişi hayatını kaybetti

İsrail ordusunun Gazze Şeridi’nde insani yardım almak için bekleyen Filistinlilere yönelik düzenlediği saldırıda 37 kişi hayatını kaybetti.

Terör örgütü PKK’nin silah bırakma sürecinde kritik haftaya girildi

Kendini fesheden terör örgütü PKK’nin silah bırakma süreci hız kazanıyor. DEM Parti, önümüzdeki hafta “Kürdistan Bölgesel Yönetimi” topraklarında gerçekleşecek silah bırakma etkinliğine gazetecileri, STK’ları ve siyasi partileri davet etti.